Pazartesi, Şubat 13

Hepinizin uyumasını bekledim, yeniden yazmak için. gerçek bir uyku, varlıktan yokluğa geçiş, derin ve sessiz. Unutmaya eş değer.

Uyuyalı çok oldu. Uzun zamandır sessiziz, ben de evet, sizin kadar üstelik. Konuşmaktan vazgeçtim. Siz uyuduktan biraz sonra ben de sustum. Oysa kendimi duvarlara vura vura, iki kış geçirdim. İki kış, yağmurun ve karın altında, sokaklarda. Hiç konuşmadan, sadece anlatarak. Hiçbiriniz bilmezsiniz, çünkü siz uyuyordunuz, uyumanızı beklemiştim. Bu gece olduğu gibi, iki yıl önce de. Onun arkasından sokaklarda nefesim tükenmiş halde koşarken her şeyi anlattım aslında. Kapıları kilitli camilerin bahçelerinde soluklanıp, çoraplarım parçalanana kadar koştum arkasından. Uyanmayın diye bağırmadım, dur diyemedim. Çünkü uyanırsanız mutsuz olacaktınız. Ve benim mutsuzluğum bütün geceye yetiyordu, fazlası fazlaydı. Yağmur yağıyordu, bazen de kar ve o benim ağladığımı fark etmiyordu.

Hayır, her şeyi bu gece anlatmayacağım. Bölünmesin uykunuz, mutsuz olmayın diye. Hem de erken diye veda etmek için. Yorgunum bir de, hatırlamanın yorgunluğu. Ne çok şeyi unuttum yorgunluğu. Unutmak yorgunluktur, biliyorsunuz değil mi? Evet, biliyorsunuz, o yüzden uyuyorsunuz. Bütün gün bir sürü şeyi unutmak için çabalıyorsunuz ve yorgun düşüyorsunuz. Hatırlamak zamanı benim için, yeniden unutmak için hatırlamak.

Unutmam gereken çok şey var, sevgilim, içinde seninle birlikte.Önce hatırlayacağız ve sonra diğerleriyle birlikte unutacağız. Unutmaktan korkuyorum çünkü unutmak yalnızlık demek benim için, yeniden tek başımalığıma dönüyorum. Gittiğin yerde seni yalnız bırakarak...

Buraya unutmak gelecek. Şimdilik HOŞÇA KAL...