soru sormayı bıraktığınız gün, yargılamaya başladınız. sormadan cevap vermeye...
oysa ne yaptıysam bir sebebi yoktu. sormanız da gerekmiyordu. yargılamaksa size düşmezdi. gittiğim yerler, koluma taktığım adamlar hatta kadınlar, tenimdeki çizgiler, boyalar -ki siz bunlara dövme diyorsunuz- sizi hiç mi hiç ilgilendirmiyordu, ama siz özellikle bunlarla ilgileniyordunuz. ideolojiniz size devletle ilgilenmeyi emrediyordu, ama siz özellikle benimle ilgilenmeyi seçtiniz. beni sordunuz, beni konuştunuz. para ve kariyer derdinizden çok beni dert ettiniz kendinize.
hayır, hiç kızmadım size. arada bir saçmalamayın dedim sonuna ünlem koyduğum cümlelerimle ama o kadar.
saçmalamayın!
güzel güzel giyinin, güzel güzel yiyin, çok için, sarhoş olun ama kontrolünüzü kaybetmeyin. cebinizde çok paranız olsun. birileri sırf unvanınız var diye size saygı duysun. gerçekten umurumda değil. kıskanmadım sizi. çünkü aynı unvanlara aynı mevkilere sahibiz. ama anlamadığınız bir şey var ki ben bana o unvanı veren devlete, sisteme çok da bağlı değilim. bir şeyin karşısında duruyorsan onu ciddiye alıyorsun demektir ki ben karşısında değilim, reddediyorum.
herhangi bir yerde herhangi bir şekilde para kazanabilirim. ya da 3-5 yıl önce nasıl burslarla geçiniyorsam şimdi de "bağış"larla geçinebilirim. sizin cesaret gerektiriyor dedikleriniz benim için olağandı. belki fazla olağan. normlara bağlı kalıp, normal olmayı seçtiniz, ben normlarla işim olmaz dedim. 10 yıl önce 70 metre kare evimde hiçbir yazılı ve yazısız kural geçmez derken, çok ciddiydim. anlamadınız. ve benim hayatımda yazılı ve yazısız hiçbir kuralın geçerliliği yok, hele sizin değer dediğiniz ne varsa alaşağı ettim ben.
sizinle yarışamam, onu bırakın, sizinle baş edemem. kusursa bu da benim kusurum olsun, değilse de marifet değil yaptığım (ya da yapmaya çalıştığım), biliyorum.
çok matah değilim. muhtemelen mutsuz olduğum için asıl yanlış olan benim. kurallarına uyduğunuz oyunu oynayamadığım için beceriksiz ve başarısız olan benim.
her zaman üzgünüm. bazen sebebi sen oluyorsun, bazen o. ama her zaman sizden biri mutsuzluğumun sebebi. ama biliyorum, siz doğruysanız ben yanlışım ve hepiniz gerçekten bu kadar doğruysa ben gerçekten yanlışım.
siz -şaka gibi ama değil- kaybedecek bir şeyi olmayanlardan korkarsınız. ben vazgeçmekten korkmam. kaybedecek çok şeyim var, en azından benim kaybedeceklerim sizinkilerden daha değerli. ama işten güçten, paradan puldan, mevkiden kariyerden, çoluk çocuk-aile sevdasından, ev araba amacından kolayca vazgeçebilirim ve vazgeçtim. aşktan sevgiden vazgeçtim.
bilmiyorsunuz. Deniz neden böyle, bilmiyorsunuz ve bilmeyeceksiniz. çünkü sormayı bıraktınız. dedikoduyla tanıştığınız gün sormaktan vazgeçtiniz.
oysa Deniz neden diye sormayı bırakalı çok oldu, o artık sadece nasıl diye soruyor. "böyle düşünürken, düşündüğün gibi yaşamak nasıl olur" diyor, uzun zamandır. ve sabırla, ilk defa aceleciliğini yenip, sabırla bekliyor, düşündüğü gibi yaşamayı becerebilmeyi. olduğun gibi görünebilirsin, göründüğün gibi de olabilirsin. bunlar çok üstün meziyetler değil. ama düşündüğün gibi yaşamak, size rağmen bunu yapabilmek; başarmak olmasa da kim bilir belki de onun tek erdemi.
siz sormayı bıraktığınızdan beri siz oldunuz ve Deniz tek başına bir taraf oldu. artık bir tarafta siz varsınız ve diğer tarafta Deniz.
onun için başarmak buydu; çok da umurunda olmamasına rağmen ve sanırım başardı. ve sanırım siz asıl bundan rahatsız oldunuz.
sizin adınıza üzgünüm demek isterdim ama hiç üzgün değilim. yine de ben mutlu bir insan değilim. acı çekerek erkenden öleceğim. arkamdan ne dediğiniz çok da önemli olmayacak ama siz bunu da bilmeyeceksiniz ve durmadan konuşacaksınız. ta ki beni ve ölümümü unutana kadar konuşacaksınız. bense ancak siz ben unuttuğunuzda ölmüş olacağım.
işte bu da benim çaresizliğim olsun. ölümüm hadi yok oluşum diyelim, felsefi olsun ;) bana değil, sizin beni unutmanıza bağlı.
ama son bir gayretle yaşarken unutturacağım kendimi ve siz öldüğümü bile fark etmeyeceksiniz.
kötü bir haberim var size;
size kendimi unutturacağım. size göre hiç olmamış olacağım ve bu beni mutlu edecek tek şey olacak.
haydi! günaydın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder