Salı, Aralık 11

bugün "şiddet mağduru" iki kadının hikayesi var aklımda. biri kendim kadar yakın bana, ama gördüğü şiddet uzaklaştırdı onu benden. diğeri çaresiz ondan daha fazla. adli yardım bürosundan atanan bir dosyanın konusu. sonradan vazgeçti ve davasını kendi açtı. ama neye ihtiyacı olursa olsun istediği zaman arayabileceğini söylemiştim vazgeçtiğinde. "davayı açtım, 3 ay oldu bir gelişme yok" diye aradı. adliyeye gidebilecek imkanın varsa gidip bak bir dosyaya, ben de perşembe günü gideceğim gittiğimde bakar haber veririm dedim. dayanamamış hemen aramış kalemi. 1 ay daha sürer işlemleriniz demişler. hemen arayıp söyledi. durumunun iyi olup olmadığını, fiziksel şiddet görüp görmediğini sordum. fiziksel değil ama ekonomik ve sözlü şiddet gördüğünü söyledi. 2006 yılında vurdu beni kocam, bacağımda kurşunla yaşıyorum dedi. dayanamadım. ücret istemiyorum, vekalet çıkar yeter ben bakarım dosyana dedim. sanki başıma gelenlerin acısını hafifletmek istiyor gibiydim. ben böyle der demez ağlamaya başladı hıçkıra hıçkıra. ne dualar ne dualar. ağlamayın dedikçe sevinçten ağlıyorum, avukatım var benim dedi durdu. yanındakiler çığlık çığlığa. nimet miyim ben şimdi..?

daha 20 gün önce babamdan dayak yemedim mi? tedbir kararını daha bugün tebliğ almadım mı? 6 ay boyunca bana yaklaşması yasak babamın ve kardeşimin. çare olur mu hala geçmeyen morluklarıma. o kadının bacağında taşıdığı kurşun kadar ağır değil mi devlet korumasında olmak, hem de babana ve kardeşine karşı.

şu ana kadar küfretmedim ama şimdi edeceğim. bu siktiğimin hayatını yerle bir etmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder