bense bu aralar "kötülük nedir?"e takıldım.
herkesin kabul ettiği gibi yaşamayı seçersen senden iyisi yoktur. hayatının amacı para kazanıp rahat yaşamak olursa, onlar gibi giyinip onlar gibi konuşursan, onların kullandığı telefonları kullanırsan, bir kadını veya erkeği onlar gibi seversen, onların istediği gibi bir arkadaş olursan senden iyisi yoktur. ama bununla da kalmazlar, istedikçe isterler. sen onlara benzedikçe daha fazla benzemeni isterler daha fazla benzedikçe kendin için yaşamaya başlarsın. kazandığın para arttıkça yetmemeye başlar. cimrileşirsin. cimrileştikçe etrafındakiler seni dışlar, bize niye yok derler. bir kadını ya da erkeği onlar gibi sevmeye başlarsın duygusuzlaştığını söylerler. ne paran yeter onlara, ne sevgin, ne yaptıkların. onların kötü dediğine kötü, iyi dediğine iyi demeni beklerler. ahlakını namusunu sorgulamaya başlarlar. tabi kendi bildikleri şekliyle. oysa kimse bilmez kafamızın içindekiler bize ait değildir. yüzyıllar öncesinden tanımlanmış değer yargılarıyla yargılarlar ama kendi değerleri zannederler.
işte tanımlanmış kötülük de böyledir. bir kardeş ablasını döver ama kötü olan abladır. çünkü abla kardeşinin her şeyine katlanmak zorundadır. yediği dayak katlanmayı reddettiği içindir. oysa aynı toplumda kadına el kaldırılmaz diye de bir kural vardır. gel gelelim kadın erkeğe -babası, kocası veya kardeşi- erkek gibi davranmalı, hizmette ve biatta kusur etmemelidir. ettiği vakit dövülmesi olağandır ve kötülük kadını dövmekte değil, kadının boyun eğmemesindedir. sonra kardeş yetmez baba da döver ablayı çünkü abla o kadar kötülük yapmıştır ki ailenin erkek evladına kölelik yapmayı reddederek. tabi ki dayağı da hak etmiştir. baba iyidir, kız evlat kötü. o evlat ki çalışıp ailesine ev araba almamıştır, evlenip çoluk çocuğa karışmamış, ailesini torun sevgisinden mahrum bırakmıştır. eşe dosta akrabaya, konu komşuya karşı boynu bükük kalmıştır ailenin. o kız evlat sizin bana biçtiğiniz hayatı yaşamayı reddediyorum demiştir ve kötülük yapmıştır ailesine. kadının kötülüğü tanımlanmış ve kabul edilmiştir. erkeğinki ise kötülük olarak değerlendirilmemiştir ve ne yaparsanız yapın anlatamazsınız asıl kötü olanın erkeğin yaptığı olduğunu.
bir adam gelir bir kadına seni seviyorum der. bu iyidir. seni seviyorum ama benim olacaksın demesi ise sevmenin gereğidir. çünkü öğretilen şey budur. bir adam bir kadını sevdiğinde kadın her şeyiyle onun olmalıdır. erkeğin sevgisi lütuftur, nimettir. kadın kendini seven bir erkek bulduğu zaman şükretmelidir. hele bir erkek onu sahipleniyorsa artık sırtı yere gelmez kadının. erkeğin statüsü, eğitimi, geldiği yer bir şeyi değiştirmez. hiçbir erkek erk olmaktan vazgeçmez. ve kadın sevgi adı altında şirin gösterilen mal gibi sahiplenilmeyi reddettiği anda kötüdür. erkek ise seven ve mağdur olan olduğu için iyi. işte kadının yaptığı tanımlanmış ve kabul görmüş kötülüktür.
bir kez soru sormaya başlamak demek koca bir insan güruhuyla karşı karşıya kalmak demektir. önce hayran olanlar sonra düşman olurlar. sen düzeni bozansındır. sen onların kendisiyle yüzleşmesine sebep olansındır. sen nefret edilensindir. sen evcilleşmeyi reddeden ve zincirlerinden boşalmış bir hayvansındır. yaşamak ve mutlu olmak onlar içindir. ya tanımlara uyacaksındır ya da oyun dışı kalacaksındır. açık havada tecrid edilecek, adın deliye çıkacaktır. psikologlar seni iyileştirmeye yani ehlileştirmeye çalışacaktır. 21. yüzyıl bireyinin hastalığına tutulduğun teşhisi konulacak ve topluma uyum sağlaman telkin edilecektir.
etrafın birden boşalacak ve kendini bir gece evinde bu satırları yazarken bulacaksındır, yanında iki kedi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder