şimdi herhangi bir bahane bulup arayabilirim seni. mesela 3 Temmuzda Kardeş Türküler Harbiye Konserine geliyor musun diye sormak için (oysa ki cebimde sadece 50 lira var ve o bileti alamayacağımı biliyorum). ya da kitabın bende kaldı bir ara vereyim sana demek için (biliyorum ki kitabı tekrar satın alabilirsin). ya da hiçbir bahaneye ihtiyaç duymaksızın öfkemi kusmak için.
bugün sana öfkeliyim, iki ay önce bir başkasına öfkeliydim, belki yarın başkasına öfkeleneceğim.
bütün bu öfkemin sebebi bir yerlerde beni düşünen kimsenin olmadığını bilmek. evet yalnızım, bunu ben seçtim, herkesi ben kovdum, hepinizin canını yaktım asla geri dönmeyin diye sabah uyandığımda kendimin bile canımı yakan cümleler kurdum, çoğu zaman pişmanlıktan uyuyamadım, pişman olmak için sabahı dahi bekleyemedim.
işte bilmediğin bir şey var, ya da anlamadığın, anlamak istemediğin...
küçük bir çocuk olmak istiyordum, senin kim olduğunu önemsemeden. ismin değişiyordu, boynun, ellerin, yüzün, sesin, mimiklerin ve huyların, sevişmen. ama sen benim, dizlerinde küçücük bir çocuk olmak istediğimdin. istediği olmayınca ayaklarını yere vura vura ağlayan küçük bir kız çocuğundan tek farkım, yenilip yutulmaz o sözleri söyleyebiliyor olmamdı. masumiyetimi kaybettiğimden çocuk olamıyordum. bunu da biliyorum ama yine de kucağında uyumak istiyorum.
bir çocuk gibi her yaptığı affedilebilir olan.
bir çocuk gibi gözlerinin içine bakılan.
bir çocuk gibi eli tutulan.
kapım her çaldığında bu gelen o diyorum. umutlanıyorum. koltuğunun altında gazetesiyle işten gelen babama açtığım gibi açıyorum kapıyı. terliklerini kapının önüne koyup hoş geldin diyorum.
bilmediğimse, her kız çocuğunun bir tek babası olduğuydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder